Kolay erişilebilir olması, muharebe alanında sıkıntı fark edilmesi nedeniyle kıymetli tehdide dönüşebilen ve ‘uçan ajan’ olarak da nitelendirilen dronların engellenmesine yönelik ulusal tahlillere yenileri eklendi.
Türk savunma endüstrisi bünyesinde geliştirdiği dron tespit ve engelleme sistemleriyle güvenlik güçlerinin gereksinimlerini karşılayan, 10’dan fazla ülkeye ihracat yapan Boğaziçi Savunma, muharebe alanındaki talep ve gereksinimlerden hareketle yeni tahliller geliştirdi.
Boğaziçi Savunma İdare Konseyi Lideri Fatih Aslan, AA muhabirine, dünyada tehdit tiplerinin daima değiştiğini ve adeta bir “kedi-fare oyunu” üzere değişen bu tehditleri yakalamak için uğraş harcadıklarını söyledi.
Bu kapsamda dron tespit ve engelleme sistemleri geliştirdiklerini tabir eden Aslan, bunu yaparken alandaki gelişmeleri ve muhtaçlıkları yakından takip ettiklerini vurguladı. Eserlerinin gittiği her yerde takımlarının de varlık gösterdiğini, bunun kendilerine kıymetli katkılar sağladığını lisana getiren Aslan, “Buralarda tehdit tiplerini gördük. Gerçek muharebe alanında bu sistemlerin nasıl kullanıldığını, nerelerde eksik kaldığını analiz etme imkanımız oldu.” dedi.
Aslan, yeni teknolojiler sayesinde 3-5 bin dolarlık bir eserle milyonlarca dolarlık bir tankın ya da zırhlı aracın ziyan görebildiğini, imha edilebildiğini belirterek, asıl değerlisinin de mümkün can kayıpları ve karşı tarafın sağladığı ruhsal üstünlük olduğunu kaydetti.
Bulundukları her alanda bu taarruzları tedbire vazifesini üstlendiklerine işaret eden Aslan, bunun ağır bir sorumluluk olduğunu vurguladı. Bir kumandanla ortalarında geçen diyalogu paylaşan Aslan, şöyle konuştu:
“Bir gün çok üst seviye bir kumandanımız ‘Lütfen sistemleriniz düzgün çalışsın zira beşerler size güvenip yatıyor’ dedi. Bu cümle üzerimde var olan sorumluluğa 5 katını yüklemiş oldu. Daima bu bilinçteyiz. Beşerler bize güvenip, bu sistemlere güvenip uyuyorlar. En azından havadan bir şey gelmeyeceğine ikna olup öbür şeylere odaklanıyorlar. Yurt içinde ve dışında yüzlerce noktada, Türkiye’nin 81 vilayetinde ki bunların hepsi çok kritik bölgeler, müdafaa sağlıyoruz. Hiçbirinde çok şükür bir hücum görmedik. Çok deneme oldu lakin hiçbirinde saldıramadılar. Güvenlik kalkanımızı kimse delemedi. Zira her geçen gün sistemlerimizi geliştiriyoruz. Sistemimizi yazılım tabanlı değişiklik yapılabilir halde kurduğumuz için bir tehdit olduğunda ya da yeni bir tehdit ortaya çıktığında buna uygun tahlil yalnızca birkaç günümüzü alıyor. Çabucak ona uygun alanda güncelleme yapabiliyoruz.”
Fatih Aslan, yeni geliştirdikleri İLTER J350 Dron Tespit ve Engelleme Sistemi’nin prototipinin üretilip, saha testlerinin tamamlandığını ve en yakın vakitte seri üretiminin başlayacağını bildirdi.
J350 modeli ile daha evvel 250 vat olan sinyal çıkış gücünü 350 vata yükselttiklerini belirten Arslan, bu sayede sistemin karıştırma ve yanıltma kapasitesinin arttığını söz etti.
Sahadaki en büyük meselelerden birinin düşman ögelere engelleme yaparken dost ögelerin bundan olumsuz etkilenmesi olduğunu lisana getiren Arslan, bunun için geliştirdikleri tahlile ait şu bilgileri verdi:
“Düşmandan kendimizi korurken bizim unsurlarımızın da uçması gerçeğimiz var. Bu sistemler karışırken her ne kadar sistemlerimiz bu mevzuda sağlam olsa da bir noktada karıştırmaya karşı aktifliğini yitiriyor ve diğer sonuçlar doğuyor. Hem bununla alakalı bir eserimiz var hem de dost-düşman ayrımını daha yeterli yapabileceğimiz yeni bir eser geliştirdik. Eserin AR-GE çalışması bitti, birinci prototip üretildi, kalifikasyonu tamamlanmak üzere. Protokol tabanlı çalışan bir eser. Bu esere tehdit tanıtabiliyorsunuz. Kendi kütüphanesinden zati yüzlerce eser var. Lakin kendi envanterimizde olan eserleri tanıttığımız vakit havada uçtuğunda dost-düşman ayrımını yapabiliyor. Kimliklendirebiliyoruz zira protokol tabanlı çalışıyor. Bunun dışında tehdit varsa görebiliyor. Birebir anda 250 amacı takip edebiliyor ve hangisini isterseniz düşürebiliyorsunuz. Türkiye’de birinci bizim yapmış olduğumuz bir sistem. Misal sistemlerin olduğunu duyuyoruz lakin bizim tahlilimiz büsbütün yerli imkanlarla geliştirilmiş bir sistem. Bunu da yakın vakitte envantere dahil etmeyi planlıyoruz.”
Bu sayede uçuş müsaadesi almış olmasına karşın karıştırma münasebetiyle uçuş gerçekleştiremeyen kullanıcıların sıkıntılarının çözüleceğini kaydeden Aslan, “Bazı hobiciler valilikten müsaade almalarına karşın uçamıyor. Zira yakınında bir kritik tesisimiz var. Bizim sistemler yakaladığı vakit büsbütün karıştırıyor. Bu sistemde altyapıyı kurduk. Vatandaş müsaade almışsa ve bu müsaade sistemi kullanan kuruma, bu valilik, jandarma, emniyet olabilir, ulaştığında bu sistemin orta yüzünden dronun ID’si, uçuş vakti ve müddetini girildiğinde müsaade aldığı bölgede uçabiliyor. Bölgesinin dışına çıktığında yeniden düşüyor.” tabirlerini kullandı.
Dronları düşen kullanıcıların “İLTER yakalarsa affetmez” halinde bir slogan geliştirdiklerini aktaran Aslan, müsaadesi olanların uçmasını sağlayabilmek için bu türlü bir tahlil oluşturduklarını bildirdi.
Muharebe alanındaki hareketli birliklerin korunmasına yönelik tahlillerinin hudut ötesi operasyonlarda, ayrıyeten Azerbaycan, Sudan üzere ülkelerde kullanıldığını bildiren Aslan, İLTER Taşınabilir ile saatte 130 kilometre sürate kadar muvaffakiyetle vazife yapan sistemlerini çeşitli ülkelerin envanterinde yer aldığını söyledi.
Özellikle hudut ötesi operasyonlarda gündeme gelen karşı karıştırma sistemlerine yönelik de bir çalışma yaptıklarını ve ortaya çıkan eserin 2024 yılında envantere gireceğini söz eden Fatih Aslan, şunları kaydetti:
“100 kilometre boyunca karıştırma altında rastgele bir unsurumuzu yapay zekayla yanlışsız pozisyona yüzde 1 yanılmayla götüreceğiz. Eser bitti, saha testleri yapıldı. Seri üretime hazır, ocak ayı prestijiyle seri üretimini başlatacağız. Mart-nisan aylarında envanterde olmasını planlıyoruz. Envantere girdiğinde kendi sistemlerimizin inançlı biçimde vazifelerini yapmalarını sağlayacağız.”
Ürün geliştirme yanında bu alanda nitelikli insan kaynağının artması için de uğraş gösterdiklerini lisana getiren Aslan, mühendis adaylarını şirket bünyesine alarak 4-5 yıla yayılan bir süreçte onların gelişimine katkı verdiklerini belirtti.
