Zekeriya Yapıcıoğlu'ndan önemli açıklamalar!

Zekeriya Yapıcıoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar;

Körfez ülkeleri siyonist rejimle ilişki kurduğunda buna 'normalleşme' dediler. Bu normalleşme kelimesi bir tuzaktır. Sanki işgalciler meşruymuş gibi bir algı oluşmasına sebebiyet veriyor. Bize göre onların varlığı bile normal değildir. Biz onları bir devlet olarak tanımıyoruz. Bugün işgal altında tuttukları topraklarla yetinmeyeceklerini saklama gereği bile duymuyorlar. Onlarla ilişkiyi 'normalleşme' olarak nitelendirmek bir tuzaktır. Siyonist işgal rejiminin cesaretini artıracak her bir adım Filistin davasına ihanettir, zarar verir. 

 Türkiye'nin dış politikada birçok alanda değişikliğe gittiği görülmektedir. Daha önce BAE, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerle ilişkiler bozulmuştu. Son dönemde onlarla ilişkilerin eski seyrine yönelik çalışmalara 'normalleşme' denmesi mümkündür. Ancak siyonist işgal rejimiyle yakınlaşma üstelik Mavi Marmara davası sürecinde bazı şartlar öne sürülmesi ve siyonist rejimin o şartların hiçbirini yerine getirmemesine ve geri adım atmamasına  rağmen bu yapılıyor. Halen daha iki devletli bir çözümden, Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinden bahsediliyor. Daha önce de söyledik. Siz sadece Doğu Kudüs'le yetinirseniz onlar Kudüs'ün tamamını almak için elinden gelen çabayı ortaya koyacak. Kudüs'ün batı tarafını onlara bırakırsanız Doğu Kudüs'e de sahip çıkamazsınız. Kudüs'ü teslim ederseniz Ankara da Şam da, Bağdat'ta güvende olmayacaktır. 

Dış politikada menfaati her şeyin önüne geçiriyorsanız bu adımlar şaşırtıcı değil. Biz HÜDA PAR olarak diyoruz ki dış politikanın temelinde adalet olmalıdır. Körfez ülkelerinin işgal rejimiyle ilişki kurmaları normalleşme değil anormalleşmedir. 

UKRAYNA KRİZİ

Amerika Ukrayna'yı Rusya'ya yem yaptı. Amerika Avrupa'ya 'ben olmazsam kendi güvenliğinizi sağlayamazsınız' demek istedi. Bunun için Rusya'nın daha saldırgan bir politikası izlemesi gerekirdi. Amerika Rusya'yı tahrik etti. Rusya elinden gelse yarın Polonya'ya da girer, Baltık ülkelerini de tehdit eder. Ukrayna oltanın ucuna takılan bir yem gibi. 

İşgal rejiminden Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline ciddi bir tepki gelmiyor. Çünkü o da işgal ettiği topraklara yenilerini eklemek gibi  bir siyaset güdüyor. Rusya'nın ilhakına  karşı ayağa kalkan Batı ve Amerika işgal rejiminin Golan tepelerini ilhakına  ses çıkarmamıştır. Hatta Amerika bu ilhakı bir süre sonra tanımıştır. Her türlü savaştan kendine çıkar sağlamak için istifade etmek ister (siyonist rejim)  Ukrayna'da ciddi bir yahudi nüfus var. Oradaki Yahudi nüfusu Filistin topraklarına yerleştirmek onun siyasetine uygun bir adım olacaktır. Çünkü işgal ettiği her yere yeni yerleşimciler yerleştirerek kalıcı olacağına inanıyor. 

(Avrupa'nın iki yüzlü tavrı) Sarı saçlı mavi gözlü olmayanları insan saymıyorlar Akdeniz'de kaç kişi boğuldu? Sınırları kapatıyorlar çünkü ırkçılar, çünkü diğer insanları kendilerine denk görmüyorlar. İnsanlık yoksa sadece para, beton duvarlarla, sadece füzelerle ayakta kalamazsınız. Bir medeniyeti ayakta tutan şey insan ve insani değerlerdir. 

 Avrupa ya insanlığa dönecek ya da çöküş sürecine doğru gidecek. 

Rusya'nın Polonya'ya saldırması çok kolay görünmüyor. 

ENFLASYON VERİLERİ

Enerji krizi devam ettiği müddetçe ve savaş uzarsa gıda fiyatlarına çok ciddi bir şekilde etki edecek. Türkiye'nin buğdayı eğer un ve unlu mamüller olarak ihraç etmezse kendisine yetiyor. İhracatın düşmesi cari açığını büyütecek. Ocak ayı cari açığı 7 milyar doların üzerinde çıktı. Yıllık 20 milyar dolar civarında bir açık var. Eğer dünyanın en fazla un ihraç eden ülkesi pozisyonundaysanız ve bunun için dışarıdan buğday almak zorundaysanız ve alamazsanız ihracatta düşüş olacaktır bu da cari açığın büyümesi demek. Enflasyonda açıklanan hedefler normal gidişata göre açıklanan rakamlardı. Petrol krizi olursa fiyatlar yükselecek, enerji fiyatlarının yükselmesi iğneden ipliğe her şeye zammı getirecektir. Bu da enflasyon tahminlerinin  altüst olması demektir. 

Kapitalist sistem kriz üretiyor ve insanların emeğini sömürüyor. Siz bu sistemden kurtulmak istiyorsanız yeni bir sistem arayışına girmelisiniz. 200'e yaklaşan ülke sayısı var. Bu çarktan rahatsız olanları bir araya getirip bir adım atmazsanız bu çarklar altında ezilmeye devam edersiniz.  Küresel ödeme ve ticaret sisteminin alternatifini geliştirmek zorundasınız.  Türkiye buradan çıkmak için ne yapmalı? Üretiminizden fazla tüketilmemeli, faiz sistemi terk edilmeli, borçlandırılmaktan vazgeçilmeli,  emek-sermaye sistemi güçlendirilmeli.  

GIDA FİYATLARI

Pandemi ve savaş döneminde net bir şekilde gösterdi ki gıda stratejik bir unsurdur. Tarım yapılabilecek olan araziler amacına uygun olarak kullanılmalıdır. Tohum, ilaç ve gübrede dışa bağımlılık had safhada. Bunları üretilemez ya da fiyatları kontrol altına alamazsanız, enerji konusunda kendi kendinize yetemezseniz gıda konusunda sıkıntı yaşarsınız.  Biz diyoruz ki çiftçiye verilen mazottan kdv ve ötv almazsanız , gıda maddelerinin naklinde kullanılan mazottan vergi almazsanız gıda fiyatlarını düşürürsünüz. Çiftçi ürünü üretirken bir sürü vergi ödüyorsa onu satarken düşürdüğünüz vergi bir anlam ifade etmiyor. Hükümete çağrımız; zirai üretiminde kullanılan akaryakıttan alınan vergileri azaltmanız gerekiyor. İhtiyaçları belirleyin. Her köye bir ziraat mühendisi atanmalı, toprak analizlerini yapın ve ihtiyaçları belirleyin. Tespit ettiğiniz uygun yerlerde ekimleri yapın ve dışarıdan almak zorunda kalmayın. 

Tarımı planlarsanız dışa bağımlılıkta bugünkü durumda olmazsınız. Gıda krizine sürüklenen dünyada birincil projelerinizin tarımsal proje olması gerekmektedir. Paraları betona gömeceğinize betondan sulama kanalları yapıp toraklarınızı sulayın, çiftçinin yüzünü güldürün. Planlı tarım yapılarak çiftçiye alım garantisi verilmeli. Çiftçinin malı elinde kalmamalı. 

SEÇİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK

Mevcut yüzde 10'luk seçim barajı parlamenter sistemde temsilde adaletin önündeki en önemli engeldi. Bu engel yönetimde istikrar için temsilde adaletin feda edilebileceği ön kabulüne dayanmaktaydı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde parçalı hükümetler dönemi yok. Yürütmeyi bir kişi temsil ediyor. Peki bu sistemde temsilde adaleti neye feda ediyorsunuz? Şuanda barajı yüzde 7'ye çekeceklerini söylüyorlar. Peki neden 7? Bu rakam da yüksek ve olmaması gerekir.